Monet'nin Işığında

-
Aa
+
a
a
a

 

Sakıp Sabancı müzesinde Ekim ayı içinde açılan ve 6 Ocak 2013'e kadar sürecek Claude Monet (1840 – 1926) sergisi ile İstanbul, izlenimcilik akımının öncüsü Fransız ressamın eserlerine ev sahipliği yapıyor.

 

Resimde izlenimcilik akımı 19. Yüzyılın ikinci yarısında ressamların stüdyo ortamını terk ederek ışığın, özellikle gün boyu değişen ışığın izinin sürüldüğü, ışığın ve görüntünün ressam üzerinde oluşturduğu etkilerin resmedildiği yeni sanat anlayışını ifade ediyor. İsim babası ise bir sanat eleştirmeni olan Louis Leroy. Claude Monet’nin Le Havre limanında gün doğumunu resmettiği “İzlenim: Gün Doğumu” (impresyon: soleil levant) isimli tablosuna gönderme yapan Louis Leroy benzer resimler yapan dönemin ressamlarını biraz da aşağılamak amacıyla izlenimciler olarak tanımlıyor ve akım ismini Monet'in bu tablosundan alıyor.

 

İzlenimcilik akımının Paris’te doğması ve başladığı dönem de rastlantı değil. 19. yüzyıl, buhar gücünün kullanımı, demirin işlenmesi ve makineleşme ile hız kazanan sanayi devriminin insanları değiştirip dönüştürdüğü, kırsal nüfusun sanayileşmenin doğurduğu iş gücü açığını karşılamak için kentlere aktığı, başta Paris olmak üzere kentlerin yıkılıp modern formlara göre yeniden inşa edildiği bir dönem. Gelişen sanayi toplumu ile birlikte insanların doğadan uzaklaşıp büyük fabrika ve işletmelere kapandığı modern Avrupa'nın simgesi haline dönüşen Paris’te yaşayan ressamlar bilinen form ve normların ötesine geçip bir tür sessiz protestoya başlarlar. Stüdyoları terk edip doğaya geri dönüşü simgeleyen sessiz başkaldırının ortaya çıkması için Paris gereken ortamı ve şartları fazlasıyla sunmaktadır. Halk direnişinin simgesi Paris komunu yenilmiş, halk iktidarı sona ermiş, III. Napoleon ile imparatorluk geri dönmüştür.  

 

İzlenimci ressamlarla aynı dönemde orta Avrupa'da yaşamış olan Franz Kafka, sanayileşme ile ortaya çıkan “modern” yeni toplumun insanı doğasından ve kendinden uzaklaştırıp başka bir şeye, böceğe dönüştürebildiğini, bu durumun insana nasıl kabul ettirildiğini, devletin nasıl buharlaşabildiğini, korkular kaygılar üzerine nasıl ezici bir hukuk sistemi inşa edilebileceğini ifade eden eserler kaleme alırken Parisli ressamlar sessiz başkaldırılarını resimlerine yansıtmıştır. Pissaro ile başlayan ve Manet, Degas, Cezanne, Monet, Renoir ve Caillebotte ile devam eden izlenimcilik akımı modernleşme ve sanayileşme ile doğadan uzaklaştırılıp dayatılan form ve normlara tıkılan “modern” yaşam tarzına sessiz bir isyan olarak gün yüzüne çıkar. Ressamlar kapalı ortamlarda kurgusal olarak aydınlatılmış obje ve şahısları resmetmek yerine doğaya açılıp, ışığın gün içinde değişimi ile birlikte meydana gelen hareketliliği ve etkilerini özgürce tuvallerine aktarma çabasına düşerler. İzlenimcilik moderniteye sessiz bir başkaldırı olarak şekillenir.   

 

Yaşadıkları dönemde ağır eleştiriler alsalar, eserleri sanatsal sapkınlık olarak yorumlansa ve değil satmak, eserlerini sergilemek için mekan bulamasalar da pes etmezler. Modernleşmenin getirdiği doğadan uzaklaşmaya insani değerlerin yitimine fabrikasyon sanat üretimine sessiz karşı çıkış olarak başlayan akım 19. Yüzyılın ikinci yarısına damgasını vurur ve akımın öncülüğünü yapmak Claude Monet’ye düşer. Monet hayatının önemli bir kısmını geçirdiği Paris yakınlarındaki Gverny kasabasında yerleştiği ev ve görkemli çiçek bahçesinde gün ışığı ile değişim gösteren “ot yığınları” ile başladığı resimler dizisini “zambaklar” ve “nilüferler” dizileri ile sürdürür. Doğayı ve ışığın doğa üzerindeki dönüştürücü etkisini resimlerine aktararak insanın doğa ile olan bağlarına dikkat çekmeye çabaladığı eserleri ile kendinden sonra gelen ressamlara da öncülük eder. Başlangıçta aşağılanan, yeteneksizlik olarak tanımlanan ve hor görülen izlenimcilerin eserleri Picasso, Kandinskiy gibi ressamların öncülüğünü yaptığı kübizm ekspresyonizm ve sürrealizm gibi akımların ortaya çıkmasıyla anlam kazanıp sanat tarihi içinde değerini bulur. Monet’nin ilerleyen yaşı ile birlikte artan katarakt sorunu yüzünden ışığını yitiren görsel dünyası bir resimden diğerine ışığı azalan nilüferler olarak resimlerine yansır.

İzlenimciliğin bu değerli ressamının gözünden ışığı ve doğayı izlemek, Avrupa modernizminin başkentinden doğan sessiz protestoya tanıklık etmek için SSM müzesindeki sergiyi 6 Ocak 2013'e kadar gezebilirsiniz.